O TAŞ HİÇ OLMADI
Ama herkes onun peşinden gitti.
Atasözü der ki:
“Bir deli kuyuya bir taş atmış, kırk akıllı çıkaramamış.”
Kuyuya bir taş...
Ama kim gördü?
Kim duydu sesini, kim dokundu yüzeyine?
Ve en önemlisi:
O taş gerçekten var mıydı?
GÖRÜNMEYENİ ÇIKARMAK
İnsan zihni boşlukta anlam arar
İnsan zihni boşluktan korkar.
Bir sessizlik varsa, oraya bir çığlık yerleştirir.
Bir boşluk varsa, oraya bir taş düşürür.
Taş yoksa bile, orada bir "taş" olmalı diye diretir.
Tartışma budur.
Olmayan şeyin etrafında dönmek,
onu varmış gibi savunmak ya da reddetmektir.
Ve biz buna düşünmek deriz.
Ama bu, çoğu zaman yalnızca yansıtmaktır.
TAŞIN GÖLGESİ
Hakikat mi, hayal mi?
Belki de o taş bir düşünceydi.
Belki hiç düşmedi…
Sadece zihne düştü hayali imge olarak.
Kırk kişi, o düşüncenin gölgesini çıkarmaya çalıştı.
Ama gölge madde değildir.
Tutulamaz. Çıkarılamaz. Ancak izlenir.
Ve insanlar hep gölgelerin peşinden gider.
Çünkü gölge, görünmeyeni görünür kılar.
Bir yanılsama da olsa, bir tutunaktır.
DÜŞÜNCE: KUYUNUN KENDİSİ
Bir et parçasının içinde derin bir sonsuzluk
Düşünce, taş değildir.
Taş, düşüncenin dışavurumudur.
Asıl mesele, taş değil, onu var eden "neden"dir.
Eleştiri bir kıvılcımdır.
Ve o kıvılcım, beynin karanlığında çıkar.
Bir buçuk kiloluk sessiz bir etin altında,
parlayan bir karanlık vardır.
Düşünce ruhtan doğar.
Ruh madde değildir, ama maddeye dokunur.
Çünkü her etki bir tepki doğurur.
Ve düşünce, evrende bir etki mutlaka bırakır.
KAOSUN TADI
İnsan tartışmayı sever çünkü sonsuza uzanır
İnsanlar tartışmayı sever.
Çünkü tartışma bir başlangıç değil,
sonsuz bir oyalanmadır.
Bir konudan ötekine sıçramaktır.
Bir “taş”ın peşinde ormanları yakmaktır.
Yeter ki sessizlik olmasın.
Yeter ki düşünmek, düşünmemeye dönüşmesin.
BİR TAŞIN ARDINDAN
Var olmayanın ardında yürümek, bazen inançtır
O taş olmadı.
Ama biz hâlâ oradayız.
O taşın hikâyesiyle uyuyor, onun yankısıyla uyanıyoruz.
O taş suskunluğudur çünkü gölge konuşamaz.
İnsanlar bu suskunluğa ses bulmak ister.
Kendi tartışmalarıyla, kendi çığlıklarıyla...
Ama ne olursa olsun:
O taş hiç olmadı.
Ve biz, yokluğu çıkaramayız.
Sadece içine düşeriz.
 
No comments:
Post a Comment