RUH VAR MI, RUH YOK MU?
1. Ruh Sorusunun Evresi
“Ruh var mı, yok mu?” sorusu, insan bilincinin en eski evresidir.
Bu soru, bir matematik problemi gibi çözülmek için değil, insanın kendi içine kulak vermesi için vardır.
Çünkü insan, cevabı bilmediği için değil; cevabı kendi içinde duymak için sorar.
Ruhun varlığı ya da yokluğu, dışarıda aranmaz. O, soruyu soran benliğin kendi yankısıdır.
2. Var – Yok İlkesinin Çelişkisi
Bir meteor gökyüzünde var mı yok mu diye sorgulanabilir. Ona teleskop tutulur, iz bırakıp bırakmadığına bakılır.
Ama ruh, böyle ölçülemez. Çünkü ruh, bir madde değildir.
Ruh, bir element değildir, bir molekül değildir.
O halde soru şu:
Ruh var mı, yok mu?
“Var” diyen, hissine güvenerek konuşur.
“Yok” diyen, gözle göremediği için konuşur.
Ama her iki cevap da eksiktir. Çünkü ruh, ne salt “var”dır ne de salt “yok”.
Ruh, “ben varım” diyen bilincin kendisidir.
3. Ruhun Münferit Gerçekliği
Ruh, zaten münferit bilincin adıdır.
İnsan “ben varım” dediğinde, ruhun varlığı kadar kesin konuşmuş olur.
Adımız ne kadar gerçekse ruh da o kadar gerçektir.
Gölgemiz ne kadar gerçekse ruh da o kadar gerçektir.
Hislerimiz ne kadar gerçekse ruh da o kadar gerçektir.
Ruh, hissettiğimizde değil; hissettirdiğimizde de vardır.
Acı verirken, iyilik yaparken, sevgi gösterirken, nefret taşırken…
O anlarda dışarı çıkan şey yalnızca bir davranış değildir; ruhun titreşimidir.
4. Ruhun Kültürlerdeki Yansımaları
İnsan kültürleri ruhu farklı aynalarda gördü:
Batı teolojisi: Ruh yalnızca insana özgüdür.
Doğu öğretileri: Ruh tüm canlılara yayılmıştır.
Yerli Amerikan gelenekleri: Kartal özgürlüğün, ayı gücün, yılan şifanın ruhudur. İnsan, bu ruhları içinde taşır.
Bu farklı yorumların ortak noktası şudur:
Ruh, insanın dışarıya atfettiği bir kavram değil, içeriden taşan bir yankıdır.
5. Bilim ve Ruh
Modern bilim ruhu açıklamaya çalışırken, onu “bilinç” kavramına indirger.
Beyin, 100 milyar nörondan oluşan devasa bir ağdır.
Nörotransmiterler, his ve davranışı yönlendirir.
Plastisite, beynin kendini yeniden yazabilme gücüdür.
Bütün bunlar biyolojik olarak gerçektir. Ama sorunun özü şudur:
Bu devasa biyolojik orkestrayı yöneten “ben” nereden gelir?
Bir yazılım olabilir, ama yazılımın neden anlam ürettiğini hangi denklem açıklar?
İşte bilim burada susar. Çünkü ruh, denklemin dışındaki o “fazlalık”tır.
6. Ruhun Gölgesi: His
Ruhu en iyi anlatan şey hislerdir.
His, bir gölge gibidir.
Kendisi görülmez ama ışığın varlığını işaret eder.
Ruh, işte bu gölgedir: görünmez ama hissi vardır.
Kalpte başlar.
Bedende suyla titreşir.
Zihinde yankıya dönüşür.
İnsan ruhu doğrudan göremez, ama onun gölgesinde ısınır, onun gölgesinde yanar.
7. 100 Milyar Benlik
Beynin 100 milyar nöronu, aslında 100 milyar küçük “ben”dir.
Her biri bir karar, bir ihtimal, bir yön.
Bu küçük benlerin birleşimi, tek bir ses çıkarır:
“Ben.”
Ama bu ses yalnızca biyolojik değildir. Çünkü his olmadan, bu koro susar.
Onları bütünleyen şey ruhun yankısıdır.
Ruh, işte 100 milyar benin tek bir ağızdan “ben” diye konuşmasıdır.
8. Kalbin Şahitliği
Her düşüncenin ardında bir iç ses vardır.
İç sesin şahitliğini ise kalp yapar.
Kalbin ritmi, ruhun ilk dili olmuştur.
Psikoloji buna “ilk yazılım” dese de, kalbin ritmi o yazılımdan da eskidir.
Daha anne karnında atmaya başladığında, kalp aslında şunu der:
“Varım.”
Ve ruh, bu varlığın yankısıdır.
9. Ruhun Kanıtı: Benliğin Işığı
Ruh, gözle görülen bir nesne değildir.
Ama benliğin varlığı, onun en büyük kanıtıdır.
Ben varım diyorsam, ruh da vardır.
Ben hissediyorsam, ruh da vardır.
Ben hissettiriyorsam, ruh da vardır.
Çünkü benlik ile ruh ayrı değildir.
Benlik, ruhun ışığa çıkmış halidir.
Ruh, benliğin görünmeyen gölgesidir.
10. Sonuç: Ruhun Gölgesinde İnsan
İnsan, ruhu ararken aslında kendini arar.
Ve bulduğunda anlar ki:
Ruh, ayrı bir yerde değil; biziz.
Ruh, benliğin münferit ışığıdır.
Ruh, hissin gölgesidir.
Ruh, kalbin ritminde şahitlik edendir.
Ruh, “ben varım” diyen bilincin kendisidir.
Ve belki de en doğru cümle şudur:
Ruh vardır, çünkü biz varız. Ruh yok değildir, çünkü yokluk bile soruyu soran bilinci taşımaz.
Ruh, cevabı aranan bir gizem değil;
cevabın kendini hatırlatan yankısıdır.
---
No comments:
Post a Comment